türkiye’de kumar yargı yetkisi belgesi e devlet 3

sanal kumar, bahis, şans, talih oyunları ceza davaları

Maddesinde düzenlenen tutuklama müessesinden farklıdır. Ayrıca kapsamı geniş olup kesin sınırlara sahip değildir. Niteliği itibariyle geçici tutuklama suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilen yakalama müessesine daha yakın görünmektedir. Çünkü disiplini bozan eylemlere çoğunlukla suçüstü olarak el konulabileceği gibi, askeri disiplinin sağlanmasının gecikmesinden doğan sakıncanın da giderilmesi amacının her zaman göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Fıkrasında, disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisinin olmadığı, cezayı kabul veya reddedecekleri, ret halinde atamaya yetkili amirlerin 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbest olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hükümle disiplin amirlerinin kendi yetki alanlarına ilişkin disiplin cezalarını vermede sahip oldukları takdir yetkisi, anılan kurullara karşı korunmuş olmaktadır[378]. Kurulların yetkisinin kendilerine önerilen cezayı ret ya da kabulle sınırlandırılması hatalıdır. Daha ağır bir cezayı uygulama yetkileri bulunan kurulların daha hafif cezaları haydi haydi uygulayabilmeleri gerekir[379].

  • Askeri Yargıtay bir çok kararında askeri birlik ve kurumlara ses ve görüntü kaydeden elektronik ortamda bilgi depolayan cihazların, cep telefonlarının sokulması emirlerine aykırı hareketleri, somut olaya göre emre itaatsizlikte ısrar, emre itaatsizlik yada disiplin tecavüzü olarak görmüş, haberleşme özgürlüğünün ihlali olarak kabul etmemiştir[617].
  • Devlet memurlarının görevi terk etmesi, uzun veya kısa sü­reli de olsa disiplin suçunu oluşturur.
  • Disiplin Kurullarının üye sayısı ise, kurulduğu Komutanlığa göre değişmektedir.
  • Tehcir Kanunu (Sevk ve İskan Kanunu), 27 Mayıs 1915 tarihinde savaş halinde olan Osmanlı İmparatorluğu’na karşı gelenler hakkında askeri birlikler tarafından gerekli tedbirlerin alınması amacıyla kabul edilen bir kanundur.

CMK m.267’ye göre, hakim/hakimlik kararları ile yalnızca kanununun gösterdiği hallerde mahkeme kararlarına karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. Soruşturma aşamasında hakim kararlarından olan tutuklamaya ve kovuşturma aşamasında mahkeme kararlarından olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabilir. Burada geçen itiraz kanun yolu ile CMK m.308 ve m.308/A’da düzenlenen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve bölge adliye mahkemesi cumhuriyet başsavcılığının itiraz kanun yolları sadece isim olarak benzer olup, ilki olağan ve ikincisi de olağanüstü kanun yolu olmak üzere birbirinden farklıdır. Daha önce Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ile elkoyma tedbiri konusunda birçok yazı yazdık, ancak tüm bunlara rağmen uygulamada, MASAK’ın görev ve yetkileri ile elkoyma tedbiri konusunda farklı ve aşırı yöntemlerin tatbik edilebildiği, bunların da Anayasa m.35 ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 1. Maddesi tarafından güvencesi altında bulunan kişinin mülkiyet ve zilyetlik haklarını kısıtladığı görülmektedir. Elkoyma tedbiri fiili yapılmakla ve/veya kaydi, yani tapu veya ruhsat üzerine işlenmekle, kişinin mülkiyet ve/veya zilyetlik haklarına sınırlama getirilmektedir.

“Geçici ve Kalıcı Düzenlemelerle Ceza İnfaz Sisteminde Yeni Dönem” başlıklı yazımızda; Kanun teklifinin ilk şeklini değerlendirmiştik. Bu yazımızda ise, Kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan metnini inceleyeceğiz. Bu yazıda, adli merciler ve avukatlar tarafından ilgililerden bilgi istenmesi ve bu talebin karşılanmaması halinde ortaya çıkabilecek hukuki sorunlar tartışılmaktadır. Ceza muhakemesinde yapılan kovuşturma, her zaman mağdur veya suçtan zarar görenler tarafından yeterli görülmeyebilir. Bu durum karşısında mağdur ve suçtan zarar görene tanınmış en önemli imkanlardan birisi kamu davasına katılma müessesesidir.

Bu cihetle, savunma hakkı tanınmaması, işlemin kurucu unsurlarına da sirayet etmekle yok hükmünde sayılmayı gerektiren esaslı ve önemli bir sakatlık olarak kabul edilmelidir. Savunma hakkı tanınmaması halinde  Anayasanın 129/3 ve Askeri Ceza Kanununun 175. Bu noktada hemen belirtelim ki, amirin eleştirisinin ve özellikle azarlamasının tabiatı icabı ancak sözlü şekilde yapılabileceği düşünülebilir ise de, disipline taalluk etsin etmesin astın hatalarının yazılı olarak da gösterilebileceği kabul edilmelidir. Maddesinde düzenlenen “uyarı” cezasının, 185/A maddesi uyarınca salt infazının yazılı olmasından dolayı, 166 . Maddeye uygun olarak tenkid, muaheze ve hatasını göstermek için yapılan ve gerek disiplinin teminine, gerek hizmetin aksamamasına yönelik ikazları içeren yazılı bildirimlerle (açıklayıcı ve bilgilendirici işlem kategorisiyle) aynı ve eşdeğer olduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Doğrudan disiplin cezası olarak tesis edilen uyarı işlemlerini, yukarıda açıklanan ikili tasnifin, özellikle ikinci kategorisine dahil ceza tehdidi ve/veya ceza amaçlı ikaz/tenkit/ihtar yazılarından ayırmaktaki güçlük, ilk gruptaki uyarı cezalarının manevi yaptırım sonucuna sahip olması gibi ikinci grubun da manevi etki doğurmasıdır. Ancak her hukuka aykırı işlemin muhatabı üzerinde manevi etkiye yol açacağı göz önünde bulundurulursa, disiplin cezası olarak tesis edilmeyen tenkit/ikaz yazılarının, Kanunda manevi yaptırım olarak öngörülmekle resen ve her zaman disiplin cezası olarak hukuki sonuç doğuran uyarı/uyarma cezasından farkı anlaşılacaktır. Aşağıda açıklanacak olan hata gösterme, tenkit ve muaheze türünden ikaz ve ihtar işlemlerinin ceza sayılmayacağına ilişkin hüküm de dikkate alındığında, her uyarıcı işlemin, yaptırım tehdidi taşısa bile disiplin cezası sayılan uyarı/uyarma işlemi kabul edilmeyeceği ortaya çıkmaktadır. Aksi takdirde, meselâ, bir memura sırf cezalandırmak için tesis edilen atama ve yer değiştirme veya izne göndermeme işlemlerini, disiplin cezası gibi telakki etmek veya aynı hukuki rejime tabi tutmak gerekecektir. AYİM bu tür cezaların yargısal denetimin yaparken, disiplin amirinin eylemin hangi suçu oluşturduğu konusundaki değerlendirmesi ile bağlı kalmamakta, eylemin hangi suçu oluşturduğuna kendisi karar verdikten sonra, bu eylemin AsCK’nun 165. Maddesinde yazılı emre itaatsizlik yada saygısızlık suçlarından birini oluşturup oluşturmadığına bakmaktadır.

AİHM Bağımsızlıkla ilgili tespitlerin disiplin mahkemesinin objektif tarafsızlığını zedelediğini, bu yapısıyla kişilere güven verecek bir izlenim bırakmadığını  belirterek disiplin mahkemelerinin bağımsız ve tarafsız bir mahkeme olmadığına karar vermiştir. AİHM, üçüncü kez kopya çeken üniversite öğrencisinin okuldan çıkarılması ve başka yüksek öğretim kurumuna kabul edilmemesine ilişkin disiplin yaptırımın, eğitim hakkını ihlal etmediğini, Ek Protokolün 2. Maddesinde düzenlenen hakkın esasen ilköğrenimle ilgili olduğunu, kural olarak disiplin önlemlerinin bu maddeyi ihlal etmediğine karar vermiştir[653]. Bu konuda iç hukukumuzdaki düzenlemelere bakıldığında, TSK Personel Kanununun 50. Maddesinde;  Disiplinsizlik veya ahlaki durumları sebebiyle Silahlı Kuvvetlerde kalmaları uygun görülmeyen subayların hizmet sürelerine bakılmaksızın emekli edileceği belirtilmekle birlikte, bu hükmün uygulanması bakımından eşcinsel olduğu bilinse dahi bu kişinin disiplini ihlal eden, hizmeti aksatan davranışlarının olup olmadığına bakılmalıdır. Asker kişinin, sırf eşcinsel olduğu için, silahlı kuvvetlerden ilişiğinin kesilmesi  durumunda  8. Mahkeme, bir askerin komutanına yazdığı bir mektupta orduyu eleştirmesi üzerine verilen disiplin cezasının, mektup yayımlanmadığından ve hakaret içermediğinden fikir hürriyetini ihlal ettiğini belirlemiştir[638]. Askeri Yargıtay bir kararında [634]; “…Anayasamızın “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlığını taşıyan 26 . Maddesinin ilk fıkrası, “bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar” hükmünü içermekte olup, maddenin 2 . Fıkrasında bu hürriyetin sınırlanma şartları, son fıkrasında hürriyetin kullanılma usulünün kanunla düzenleneceği hususu yer almakta, konumuzla ilgili önem arz eden maddenin 3 . Fıkrasında ise, “haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümlerin, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmayacağı” hükme bağlanmaktadır.

Cezalı tarafından yapılacak şikâyet ancak cezanın kendisine tebliğinden bir gece sonra yapılabilir (AsCK m.188/2). Yasa koyucu burada süreyi  bir gün değil bir gece olarak belirlemiştir. Bunun anlamı cezalının bir gece geçirdikten yani uyuyup sakinleştikten sonra karar vermesini sağlamak, bir başka ifadeyle öfkeyle hareket etmesini önlemektir. Kanun koyucu sadece ceza verilen kişinin tebliğden bir gece sonra şikâyet edebileceğini belirtmiş olduğundan, üstlerin ceza verildiği andan itibaren şikâyet etmeleri mümkündür. Disiplin cezalarına karşı idari başvuru yolunun etkili hukuki sonuç doğurabilmesi için, kanunlar tarafından öngörülmüş olması gereklidir. Ayrıca idari başvuruların yapılması, ilgili kanuni düzenlemelerde belirli bir süre şartına bağlanmışsa, bu süreler hak düşürücü süreler olduğundan süre şartına da uyulmalıdır. Bu sürelere uyulmadan yapılan başvurular, hukuki sonuç doğurmazlar[425]. Milli Savunma Bakanı, soruşturma yapmaya memur edilen askeri adalet müfettişince düzenlenen ve düşüncesini de kapsayan evrakı inceler, elde edilen sonuca göre hazırlık soruşturması yapılması için izin verilmesine veya disiplin cezası tâyinine, yahut kovuşturma yapılmasına lüzum görmezse evrakın işlemden kaldırılmasına karar verir. Yukarıda belirtilen düzenlemeler karşısında, TSK’da çalışan Devlet memurlarının disiplin amirinin, astsubay, uzman jandarma, erbaş veya Devlet memuru olması mümkün değildir. Karargâh ve kurumlarda, en az şube müdürü veya eşiti seviyedeki subaylar disiplin cezası verebilir[362]. Bağımsız birimlerde ise, amirlik görevini asaleten veya vekâleten yürüten subaylar disiplin cezası verebilir[363].

R) Medya okuryazarlığının toplumun tüm kesimlerini içerecek şekilde yaygınlaştırılması amacıyla, başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere diğer kamu kurumları ile işbirliği yapmak. M) Görev alanına giren konularla ilgili ikincil düzenlemeleri yapmak. H) Başkan adına imzaya yetkili personelin görev ve yetki alanını belirlemek. G) Üst Kurulun diğer kuruluşlarla ilişkilerini yürütmek ve Üst Kurulu temsil etmek. B) Üst Kurul kararlarının yayımlanmasını veya tebliğini sağlamak, bu kararların gereğinin yerine getirilmesini temin etmek ve uygulanmasını izlemek. (2) Üst Kurul, Başkan tarafından; Başkanın bulunmadığı hâllerde Başkan Vekili tarafından yönetilir ve temsil edilir. Başkan ve Başkan Vekilliğinin aynı anda boşalması durumunda en yaşlı üye Üst Kurula başkanlık eder. (4) Üst Kurul, Hükümet ile olan ilişkilerini Cumhurbaşkanı veya görevlendireceği bir Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan aracılığıyla yürütür. (5) Bu Kanun çerçevesinde açılan kamu davalarına Üst Kurul katılır. (2) Platform ve yayın hizmeti iletimi yapan altyapı işletmecileri, iletimini yapacakları yayın hizmetlerini Üst Kurula bildirmek zorundadır. (3) Bu maddenin uygulanmasına dair usul ve esaslar Üst Kurulca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. E) Gerçek kişiler için eşler ile üçüncü derece dâhil olmak üzere üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlara ait hisseler de aynı kişiye aitmiş gibi değerlendirilir.

H) Medya hizmet sağlayıcılarının sunduğu yayın hizmetlerinde ve platform, multipleks, altyapı işletmecileri ile verici tesis ve işletim şirketinin sunduğu hizmetlerde bu Kanuna ve ilgili diğer mevzuata aykırılık tespit edilmesi veya yayın lisansı şartlarına uyulmaması hâlinde gerekli müeyyideleri uygulamak. Ğ) Medya hizmet sağlayıcılarının yayın hizmetlerinde yer verecekleri koruyucu sembol sistemi ile ilgili usul ve esasları belirlemek. D) Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti sağlayıcı kuruluşlardan alınacak yayın lisans ücretleri, karasal ortamdan sunulacak yayın hizmetleri için yıllık televizyon kanal, multipleks kapaparibahis ve radyo frekansı kullanım ücretleri ile platform, multipleks, altyapı işletmecileri ve verici tesis ve işletim şirketinden alınacak yayın iletim yetkilendirme ücretini belirlemek. B) Millî frekans planında karasal radyo ve televizyon yayınları için 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu hükümlerine göre Üst Kurula tahsis edilen frekans bantları çerçevesinde televizyon kanal ve radyo frekans planlamalarını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak. (2) Siyasî reklamlar, bu Kanunda yer alan hükümlere ve Yüksek Seçim Kurulunca belirlenen usul ve esaslara uygun olmak zorundadır. (3) Multipleks işletmecileri, Üst Kurulca durdurulmasına karar verilen yayınların iletimini Üst Kurul kararının tebliğini takiben derhal durdurmak zorundadır. Yapılan tebliğe rağmen bu yayınları iletmeye devam eden multipleks işletmecilerinin yayın iletim yetkisi, Üst Kurul tarafından iptal edilir ve bu durum Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna bildirilir. (2) Önemli olayları yayınlayacak televizyon yayıncıları, önemli olaylar listesinde yer alan olayların ülke geneline şifresiz ve ücretsiz olarak yayınlanmasını sağlar. (6) Reklam ve tele-alışveriş yayınları, programların arasına veya programın bütünlüğü, değeri ve hak sahiplerinin hakları zedelenmeyecek biçimde bir program içine yerleştirilebilir.

Sulh Ceza Hakimliği’nin verdiği erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının kararda yer almayan başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne müracaat edilmesi hâlinde mevcut karar bu adresler için de uygulanır (5651 sayılı Kanun m.9/9). [679]  İYUK’un yürütmenin durdurulması konusunu düzenleyen 27.maddesinin 4001 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki halinde yürütmenin durdurulmasına doksan gün içinde karar verilebileceği belirtilmiş iken, 4001 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile yürütmenin durdurulması kararının süreye bağlı olmadan verileceği ilkesi benimsenmiştir. [322] Sağlam, s.160; Sancakdar, tek fiile tek ceza verilmesi ilkesinin aynı fiilin, aynı kurumca birden fazla cezalandırılamayacağı anlamına geldiğini, bir fiil ile birden fazla kurum düzeni ihlal edilmişse, bu halde her kurum açısından ayrı ayrı ceza uygulanabileceğini belirtmektedir. Örneğin hukuk fakültesinde kısmi statüde görev yapan ve aynı zamanda baroya kayıtlı avukat olarak çalışan bir öğretim üyesinin disipline aykırı bir fiili her iki kurum açısından suç oluşturuyorsa iki ayrı ceza verilmesi söz konusu olabilecektir (Sancakdar, s.312; Aynı görüş, Akyılmaz, s.388; Kaya, Disiplin, s.71). Maddesinde yüksek disiplin kurulunun, MSB’lığı bünyesinde MSB’lığı Müsteşarı, Genelkurmay Personel Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Personel Başkanları, MSB’lığı Personel Daire Başkanı, MSB’lığı Askeri Adalet İşleri Başkanı, MSB’lığı Başhukuk Müşaviri ve Genelkurmay Adli Müşaviri’nden oluşacağı düzenlenmiştir. Disiplin Kurullarının üye sayısı ise, kurulduğu Komutanlığa göre değişmektedir. Mesela Jandarma Genel Komutanlığı Disiplin Kurulu 6 kişiden, Sahil Güvenlik Komutanlığı Disiplin kurulu ise 4 üyeden oluşmaktadır. Zira anılan madde hükmüne göre, fail firara giderken beraberinde silah, mühimmat, savaş araç ve gerecini götürmüş ise veya fail hizmet yaparken kaçmış ise gün unsuru aranmaz ve cezası artırılır.

Toplantının yapılacağı gün, saat ve yer ile toplantı gündemi, toplantı gününden en az onbeş gün önce mahallin en büyük mülki amirliğine yazı ile bildirilir ve bu yazıya toplantıya katılacak üyeleri gösteren liste de eklenir. Dernek organlarının oluşmasına kadar, dernek işlerini yürütmeye ve derneği temsil etmeye yetkili geçici yönetim kurulu üyelerinin adı, soyadı ve ikametgahları ile yapılacak yazışma ve tebligatı almaya yetkili kişi veya kişilerin adı,soyadı ve adresleri de belirtilir. Bildiri ve belgelerin alındığı anda ilgili mülki amirlikçe bir alındı belgesi verilir. Birden çok ilde faaliyet gösterecek derneklerin kuruluş bildirisi ile tüzükleri, mahallin en büyük mülki amirliğince bir hafta içinde İçişleri Bakanlığına gönderilir. Bu tüzükte aşağıda gösterilen hususların belertilmesi zorunludur. Derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için, dernekçe sürdürülecek çalışma konuları ve çalışma biçimleri, 3. Dernek kurucularının ad ve soyadları, meslek veya sanatları, ikametgahları ve tabiiyetleri, 4. Derneğe üye olma, üyelikten çıkma ve çıkarılmanın şart ve şekilleri, 5. Dernek genel kurulunun kuruluş şekli, toplanma zamanı, 6. Genel kurulun görevleri, yetkileri, oy kullanma ve karar alma usul ve şekilleri, 7. Yönetim ve denetleme kurullarının görev ve yetkileri, ne suretle seçileceği, asıl ve yedek üye sayısı, 8. Derneğin şubesinin bulunup bulunmayacağı, bulunacak ise, şubelerin nasıl kurulacağı, görev ve yetkileri ile dernek genel kurulunda nasıl temsil edileceği, 9.